Bugün özellikle insan kaynakları departmanının stratejik önemi konusunda yazmak istedim.
İnsan Kaynakları departmanı, küçük – orta ölçekli firmalarda maalesef ki personel-özlük-idari işler üçlüsünden çok da öteye genelde gidemiyor. Bunun temel sebebinin yönetilebilir kişi sayısında olan şirketlerin İK sistemlerini gereksiz görmesi, İK’yı para savuran bir departman olarak görmesi.
Fakat çalışan sayısı gün geçtikçe artarken elindeki çalışanın memnuniyetini sağlayamayan, sürekli işten çıkan personeller ve yavaşlayan işler, kontrolden çıkan çalışma saatleri, kişisel tatminsizlik ve kariyer hedeflerinin olmaması sebebiyle ayrılan çalışanlar birçok kurumu zora sokmaktadır. Artık çığrından çıkan durum ”Hadi İnsan Kaynakları departmanını kuralım” cümlesiyle son buluyor. Özellikle şirketin bulunduğu sektörde başarılı İK uygulamaları yapan bir firma da varsa hemen başlansın istenir.
Özellikle bu çalışmalara yeni başlayan şirketler için yapılması gereken ilk çalışmalardan biri şirketin stratejilerinin belirlenmesidir.
Şirket hedefleri oluşturulurken sadece üst yönetimin düşünceleri değil, tüm çalışanların düşünceleri alınmalıdır. Tüm çalışanların da hedefler için fikri alındığı zaman verilen hedeflerin kabul edilmesi ve özümsenmesi çok daha kolay olacaktır. Ve bu işin reele geçmesi icin en çok çalışan ekipler şirketler adına insan kaynakları ekipleridir. Bu yüzden ki özellikle bu sistemlerin kurulumunda becerikli, yetenekli ve vizyoner ekip üyeleri ile çalışmak gerekir.
Evet bu ekipler şirketin yeniden yapılanması sırasında birçok zorlukla karşılaşıyor. Çalışanlar, sektörün dinamikleri, hedeflerin belirlenemesi, çalışanların kabullenememesi gibi birçok konu da iyice bunu zorlamaktadir. Valla isimiz zor sevgili IK’cı arkadaşlarım 🙂
Bir sonraki yazılarımda görüşmek üzere